Translation meaning & definition of the word "affair" into Turkish language

noun

1. A vaguely specified concern

• "Several matters to attend to"

• "It is none of your affair"

• "Things are going well"

synonym:
• matter
,
• affair
,
• thing

1. Belli belirsiz bir endişe

• "Katılması gereken birkaç konu"

• "Bu senin meselen değil"

• "İşler iyi gidiyor"

eşanlamlı:
• mesele
,
• ilişki
,
• şey

2. A usually secretive or illicit sexual relationship

synonym:
• affair
,
• affaire
,
• intimacy
,
• liaison
,
• involvement
,
• amour

2. Genellikle gizli veya yasadışı bir cinsel ilişki

eşanlamlı:
• ilişki
,
• yakınlık
,
• bağlantı
,
• aşk

3. A vaguely specified social event

• "The party was quite an affair"

• "An occasion arranged to honor the president"

• "A seemingly endless round of social functions"

synonym:
• affair
,
• occasion
,
• social occasion
,
• function
,
• social function

3. Belli belirsiz bir sosyal olay

• "Parti oldukça büyük bir olaydı"

• "Başkanını onurlandırmak için düzenlenen bir fırsat"

• "Görünüşte sonsuz bir sosyal işlevler turu"

eşanlamlı:
• ilişki
,
• fırsat
,
• sosyal durum
,
• fonksiyon
,
• sosyal fonksiyon

Examples of using

Is she having an affair?

O bir ilişki yaşıyor mu?

It was a terrible affair.

O, korkunç bir olaydı.

That affair made him famous.

O iş onu ünlü yaptı.

The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.

Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.

She was accused of having lied about the affair.

İş hakkında yalan söylemekle suçlandı.

They are going to investigate the affair.

Onlar olayı araştıracak.

He confided in me about his love affair.

Aşk ilişkisi hakkında bana güvendi.

He denied having been involved in the affair.

O, olaya karıştığını inkar etti.

He expressed regret over the affair.

Olaydan duyduğu üzüntüyü ifade etti.

Don't meddle in other people's affair.

Diğer insanların işine karışmayın.

He was accused of having lied about the affair.

Olay hakkında yalan söylemekle suçlandı.

He has no connection with this affair.

Onun bu işle ile hiçbir bağlantısı yoktur.

I don't want to be involved in this affair.

Ben bu işin içinde yer almak istemiyorum.

The affair cost me many sleepless nights.

Konu bana birçok uykusuz gecelere mal oldu.

That is my own affair.

O benim kendi işim.

That's my affair.

O, benim meselemdir.

It was a one-sided love affair.

O tek-taraflı bir aşk ilişkisiydi.

I have nothing to do with the affair.

Bu konu ile bir ilgim yok.