Translation meaning & definition of the word "advantage" into Turkish language

noun

1. The quality of having a superior or more favorable position

• "The experience gave him the advantage over me"

synonym:
• advantage
,
• vantage

1. Üstün veya daha elverişli bir konuma sahip olmanın kalitesi

• "Deneyim ona benim üzerimde avantaj sağladı"

eşanlamlı:
• avantaj

2. (tennis) first point scored after deuce

synonym:
• advantage

2. (tenis) deuce'den sonra atılan ilk puan

eşanlamlı:
• avantaj

3. Benefit resulting from some event or action

• "It turned out to my advantage"

• "Reaping the rewards of generosity"

synonym:
• advantage
,
• reward

3. Bazı olay veya eylemlerden kaynaklanan fayda

• "Benim avantajıma dönüştü"

• "Cömertliğin ödüllerini kazanmak"

eşanlamlı:
• avantaj
,
• mükafat

verb

1. Give an advantage to

• "This system advantages the rich"

synonym:
• advantage

1. Avantaj sağlamak

• "Bu sistem zenginlere avantaj sağlıyor"

eşanlamlı:
• avantaj

Examples of using

Kawa is an implementation of Scheme for JVM that allows to take advantage of all the Java’s libraries.

Kawa bir JVM(Java Sanal Makinesi) gerçekleştirme projesidir.Bu bütün Java kütüphanelerini avantajlı bir şekilde kullanmaya izin verir.

I don't want to take too much advantage.

Çok fazla avantaj almak istemiyorum.

I can't see the advantage of doing that.

Onu yapmanın avantajını anlayamıyorum.

She has the advantage of beauty.

Onun güzellik avantajı vardır.

Engineers try to take advantage of nature rather than try to understand it.

Mühendisler, tabiatı anlamaktan ziyade, onu kullanmaya çalışırlar.

You should take advantage of this opportunity.

Bu fırsattan yararlanmalısın.

Tom certainly knew how to take advantage of Mary.

Tom Mary'den nasıl yararlanacağını kesinlikle bilir.

Tom should take advantage of this opportunity.

Tom bu fırsattan yararlanmalı.

We’re going to make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.

Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.

She often takes advantage of his ignorance.

O, sık sık onun cehaletinden faydalanır.

It would be to your advantage to prepare questions in advance.

Soruları önceden hazırlamak için bir avantajın olacak.

What is the advantage to this technology?

Bu teknolojinin avantajı nedir?

I want to take advantage of the opportunity to speak to the governor.

Ben vali ile konuşma fırsatından yararlanmak istiyorum.

A good newspaper reporter takes advantage of what he learns from any source, even the "little bird told him so" type of source.

İyi bir gazete muhabiri herhangi bir kaynaktan öğrendiklerinden, hatta "küçük kuş ona öyle söyledi" türü kaynaktan bile yararlanır.

She has an advantage over me.

O, benim üzerimde bir avantaja sahiptir.

She took advantage of my ignorance.

O benim cehaletimden yaralandı.

She took full advantage of the opportunity.

Fırsattan tam olarak faydalandı.

He disappeared, taking advantage of the confusion.

O, karışıklıktan yararlanarak ortadan kayboldu.

He took advantage of the opportunity to visit the museum.

O,müzeyi ziyaret etme fırsatından yararlandı.

Don't let anyone take advantage of you.

Kimsenin senden yararlanmasına izin verme.