Translation meaning & definition of the word "ace" into Turkish language
Türk diline "ace" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Ace
[Yek]noun
1. The smallest whole number or a numeral representing this number
- "He has the one but will need a two and three to go with it"
- "They had lunch at one"
- synonym:
- one ,
- 1 ,
- I ,
- ace ,
- single ,
- unity
1. Bu sayıyı temsil eden en küçük tam sayı veya sayı
- "Birine sahip ama onunla gitmek için iki ve üçe ihtiyacı olacak"
- "Birinde öğle yemeği yediler"
- eşanlamlı:
- biri ,
- 1 ,
- I ,
- yek ,
- tek kişilik ,
- birlik
2. One of four playing cards in a deck having a single pip on its face
- synonym:
- ace
2. Bir destedeki dört oyun kartından biri yüzünde tek bir pip bulunduruyor
- eşanlamlı:
- yek
3. Someone who is dazzlingly skilled in any field
- synonym:
- ace ,
- adept ,
- champion ,
- sensation ,
- maven ,
- mavin ,
- virtuoso ,
- genius ,
- hotshot ,
- star ,
- superstar ,
- whiz ,
- whizz ,
- wizard ,
- wiz
3. Herhangi bir alanda göz kamaştırıcı derecede yetenekli biri
- eşanlamlı:
- yek ,
- mahir ,
- şampiyon ,
- sansasyon ,
- maven ,
- mavin ,
- virtüöz ,
- dahilik ,
- hotshot ,
- star ,
- süperstar ,
- vınlamak ,
- vınlama ,
- sihirbaz ,
- hırıltı
4. Proteolytic enzyme that converts angiotensin i into angiotensin ii
- synonym:
- angiotensin converting enzyme ,
- angiotensin-converting enzyme ,
- ACE
4. Anjiyotensin i'i anjiyotensin ii'ye dönüştüren proteolitik enzim
- eşanlamlı:
- anjiyotensin dönüştürücü enzim ,
- YEK
5. A major strategic headquarters of nato
- Safeguards an area extending from norway to turkey
- synonym:
- Allied Command Europe ,
- ACE
5. Nato'nun önemli stratejik merkezi
- Norveç'ten türkiye'ye uzanan bir alanı korur
- eşanlamlı:
- Avrupa Müttefik Komutanlığı ,
- YEK
6. A serve that the receiver is unable to reach
- synonym:
- ace
6. Alıcının ulaşamadığı bir hizmet
- eşanlamlı:
- yek
verb
1. Succeed at easily
- "She sailed through her exams"
- "You will pass with flying colors"
- "She nailed her astrophysics course"
- synonym:
- breeze through ,
- ace ,
- pass with flying colors ,
- sweep through ,
- sail through ,
- nail
1. Kolay başarılı olmak
- "Sınava girdi"
- "Uçan renklerle geçeceksin"
- "Astrofizik kursunu çiviledi"
- eşanlamlı:
- esinti ile delmek ,
- yek ,
- uçan renkler ile geçin ,
- süpürüp geçmek ,
- arasından geçmek ,
- tırnak
2. Score an ace against
- "He aced his opponents"
- synonym:
- ace
2. Karşı as olmak
- "Karşılarını tahrik etti"
- eşanlamlı:
- yek
3. Play (a hole) in one stroke
- synonym:
- ace
3. Bir vuruşta (bir delik) oyna
- eşanlamlı:
- yek
4. Serve an ace against (someone)
- synonym:
- ace
4. Karşı bir as hizmet (birisi)
- eşanlamlı:
- yek
adjective
1. Of the highest quality
- "An ace reporter"
- "A crack shot"
- "A first-rate golfer"
- "A super party"
- "Played top-notch tennis"
- "An athlete in tiptop condition"
- "She is absolutely tops"
- synonym:
- ace ,
- A-one ,
- crack ,
- first-rate ,
- super ,
- tiptop ,
- topnotch ,
- top-notch ,
- tops(p)
1. En yüksek kalitede
- "Bir as muhabir"
- "Çatlak atış"
- "Birinci sınıf golfçü"
- "Süper parti" demek"
- "Üst düzey tenis oynadı"
- "Iptop koşullu bir sporcu"
- "Kesinlikle üstleri"
- eşanlamlı:
- yek ,
- A-bir ,
- çatlak ,
- birinci sınıf ,
- süper ,
- doruk ,
- topnotch ,
- üstler(p)