Translation meaning & definition of the word "access" into Turkish language

noun

1. The right to enter

synonym:
• entree
,
• access
,
• accession
,
• admission
,
• admittance

1. Girme hakkı

eşanlamlı:
• giriş
,
• erişim
,
• katılım

2. The right to obtain or make use of or take advantage of something (as services or membership)

synonym:
• access

2. Bir şeyi elde etme veya kullanma veya bunlardan yararlanma hakkı (hizmet veya üyelik olarak)

eşanlamlı:
• erişim

3. A way of entering or leaving

• "He took a wrong turn on the access to the bridge"

synonym:
• access
,
• approach

3. Bir giriş ya da çıkış yolu

• "Köprüye erişimde yanlış bir dönüş yaptı"

eşanlamlı:
• erişim
,
• yaklaşım

4. A code (a series of characters or digits) that must be entered in some way (typed or dialed or spoken) to get the use of something (a telephone line or a computer or a local area network etc.)

synonym:
• access
,
• access code

4. Bir şeyin (bir telefon hattı veya bir bilgisayar veya yerel alan ağı vb.) kullanılmasını sağlamak için bir şekilde girilmesi gereken bir kod (bir dizi karakter veya basamak) (bir telefon hattı veya çevrilmiş veya konuşulmuş)

eşanlamlı:
• erişim
,
• erişim kodu

5. (computer science) the operation of reading or writing stored information

synonym:
• access
,
• memory access

5. (bilgisayar bilimi) saklanan bilgileri okuma veya yazma işlemi

eşanlamlı:
• erişim
,
• bellek erişimi

6. The act of approaching or entering

• "He gained access to the building"

synonym:
• access

6. Yaklaşma veya girme eylemi

• "Binaya erişim sağladı"

eşanlamlı:
• erişim

verb

1. Obtain or retrieve from a storage device

• As of information on a computer

synonym:
• access

1. Bir depolama aygıtından alın veya alın

• Bir bilgisayardaki bilgilerden

eşanlamlı:
• erişim

2. Reach or gain access to

• "How does one access the attic in this house?"

• "I cannot get to the t.v. antenna, even if i climb on the roof"

synonym:
• access
,
• get at

2. Ulaşmak veya erişmek

• "Bu evdeki tavan arasına nasıl girilir?"

• "Çatıya tırmansam bile t.v. antenine ulaşamıyorum"

eşanlamlı:
• erişim
,
• ulaşmak

Examples of using

Tom has access to the information we need.

Tom'un ihtiyacımız olan bilgiye erişimi var.

Tom can't seem to access his data.

Tom verilerine erişecek gibi görünmüyor.

Banned books are books to which free access is not permitted.

Yasaklanmış kitaplar ücretsiz erişimine izin verilmeyen kitaplardır.

The police restricted access to the road.

Polis yola girişi kısıtladı.

I have attached instructions on how to use FTP to access our files.

Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.

Everyone has the right of equal access to public service in his country.

Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.

Get both a phone and internet access in a single package!

Tek bir pakete hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!

I often use SSH to access my computers remotely.

Uzak bilgisayarlarıma erişmek için sık sık SSH'ı kullanırım.

She gave me access to her records.

Bana kayıtlarına giriş izni verdi.

They have access to the library.

Onların kütüphaneye giriş izinleri var.

He had access to the papers.

Onun belgelere erişim hakkı vardı.

All students have access to the library.

Tüm öğrencilerin kütüphaneye erişimi var.

I have access to his library.

Benim onun kitaplığına erişimim var.

We live within easy access of Heathrow.

Heathrow havaalanına kolay erişebilir bir alanda yaşıyoruz.

All members have access to these books.

Bütün üyelerin bu kitaplara erişim hakkı var.

All the students of the university have access to the university library.

Bütün evrenkent öğrencilerinin evrenkent kütüphânesine erişimi vardır.

For some reason I couldn't access my e-mail.

Nedense benim e-postama erişemedim.

Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.

Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak,bizim şirketimizde geride kalacak.

Students have access to the library.

Öğrencilerin kütüphaneye erişimleri var.

Every student has access to the library.

Her öğrencinin kütüphaneye erişimi vardır.