Translation meaning & definition of the word "abide" into Turkish language
Türk diline "abide" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Abide
[Kalmak]/əbaɪd/
verb
1. Dwell
- "You can stay with me while you are in town"
- "Stay a bit longer--the day is still young"
- synonym:
- bide ,
- abide ,
- stay
1. Yaşamak
- "Şehirdeyken benimle kalabilirsin"
- "Biraz daha uzun kal - gün hala genç"
- eşanlamlı:
- beklemek ,
- kalmak
2. Put up with something or somebody unpleasant
- "I cannot bear his constant criticism"
- "The new secretary had to endure a lot of unprofessional remarks"
- "He learned to tolerate the heat"
- "She stuck out two years in a miserable marriage"
- synonym:
- digest ,
- endure ,
- stick out ,
- stomach ,
- bear ,
- stand ,
- tolerate ,
- support ,
- brook ,
- abide ,
- suffer ,
- put up
2. Hoş olmayan bir şeye ya da birine katlan
- "Sürekli eleştirisine dayanamıyorum"
- "Yeni sekreter, pek çok profesyonel olmayan söze katlanmak zorunda kaldı"
- "Sıcaklığa tahammül etmeyi öğrendi"
- "İki yıl sefil bir evlilik yaptı"
- eşanlamlı:
- sindirmek ,
- tahammül etmek ,
- çıkmak ,
- mide ,
- ayı ,
- durmak ,
- destek ,
- katlanmak ,
- kalmak ,
- acı çekmek ,
- kaldırmak
Examples of using
You have to abide by the laws.
Yasalara uymak zorundasın.
He did not abide by his promise.
O sözüne bağlı kalmadı.
I can't abide his rudeness.
Onun kabalığına dayanamam.